Gündem

30 Ağustos.. ‘Şimdi Ne Olacak’

Yıl 2019.. Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde 30 Ağustos’ta ulaşımın ücretsiz olması tartışmaları yaşanıyor.. AK Partili Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “30 Ağustos halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir. Protokol katılır sadece. Hatta siz bile meclis olarak katılmıyorsunuz. Allah’ın günü bitmez. O zaman ormancılık gününde de hukukçular gününde de tatil yapalım” ifadeleriyle tartışmanın fitilini ateşliyor..

Tarihçi İlber Ortaylı yaşanan 30 Ağustos tartışmaları için, “30 Ağustos, Başkumandanlık Muharebesi’nin kazanıldığı, Yunan Orduları’nın dağınık olarak ricata başladığı gündür. 30 Ağustos, Anadolu’dan asla çıkmayacağımızın belgesidir. Birçok ülkede böyle bir tarihî gün yoktur; böylesine değerli bir zafere sahip olanlar da her zaman kutlar” diyerek tavrını ortaya koyuyor..

Şimdi..

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın,’30 Ağustos, halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir’ ifadesi ne demek? Bu Cumhuriyeti kuran Türk Ordusu ve Türk Milletinin bu büyük zaferine karşı bu siyasetin almış olduğu tavrı artık gizlemeye gerek bile duymayan bir cüretle ortaya çıkışını gösteren bir işaret demek!

Peki kim bunlar?

Bunu laik-anti laik tartışmaları üzerinden Müslüman Türk toplumunun bir kesimine mal etmek mümkün değildir. Bunu AKP’li olmak ya olmamakla da açıklayabilmek mümkün değildir. Bu doğrudan doğruya ‘keşke Anadolu Yunan işgalinde kalsaydı’ ya da ‘keşke Yunan galip gelseydi’ diyen bir zihniyetin Türk Milleti ve devletine karşı açıktan tavır alışıdır.

Neden?

Haritasını artık sokakta top oynayan çocukların dahi bildiği BOP artık son aşamaya geldi dayandı. Tabii işletilen bu küresel projede yine kilit ülke Türkiye. Ancak Türkiye bu plan ve projelere destek vermez ise eğer ne Barzani ayakta durabiliyor ne de PKK’nın Suriye’deki özerk yapıları, hepsi yıkılıp gidiyor.  Zaten ulusal bayramların kutlanmasıyla paralel olarak giden ‘yeni anayasa yeni anayasa’ çığlıklarının atılıyor olması bu yüzden.

Çünkü Barzani Kürt devletini ilan etse dahi, Fırat’ın doğusundaki PKK terör örgütü ve türevleri bayrak çekip resmen  yönetimi ele geçirse dahi Türkiye’nin desteği olmadan ayakta duramıyor. Ermeni Taşnak çetesine verdiği destekle bu Barzani’nin Kürt kardeşlerimizin özkimliği üzerinden giderek bugünkü haline kavuşturduğu bu yapı da, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki Kürt kardeşlerimizin desteği olmadan yaşayamıyor. 

İşte bugün hepsi yeni anayasa üzerinden çözmeye çalışılıyor. 30 Ağustos, 29 Ekim, 23 Nisan ve 19 Mayıs Atatürk Cumhuriyeti’nin temel taşları olduğu için, tartışmalar bu dönüm noktaları üzerinden gündeme taşınıyor. Ama Anayasanın temel nitelikleri parçalı yapılara izin vermiyor, Irak ve Suriye’deki özerk yapıları projeye uygun şekilde ayakta tutabilecek yerinden yönetimlere izin vermiyor, Fener Rum Patrikhanesi’nin devlet içinde devlet olmasına izin vermiyor. Belki en önemlisi Atatürk ve Türk Milleti kavram değerlerinin yok edilmesine izin vermiyor.

Ne olacak şimdi diyorsanız, yaşanılacakları görür gibi oluyorum…

‘Bu anayasa çok değişti, yamalı bohça gibi oldu, Yeni Türkiye’ye hiç yakışmıyor, daha çağdaş daha demokratik, herkesi kucaklayan, herkese hitap eden yeni bir anayasa yapılması şart oldu’, diyerek söze başlayacaklar…

Bu da az gelir deyip, ‘Kürt Sorununu kimse çözemedi, nihayet biz çözeceğiz’ ifadeleriyle anayasayı A’dan Z’ye tartışmaya açacaklar… hatta buna ‘Alevi sorunu da var, hazır yola koyulmuşken bunu da çözelim, diyecekler…

Ve başlayacaklar anayasanın önce başlangıç kısmında yer alan ve ‘Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda..’ diye başlayan değerlerimizi ekranlarda tartışmaya…

Tabii burada karşılarına ilk çıkacak olan ‘Türk ve Atatürk’ olacak. Diyecekler ki ‘Türkiye’de sadece Türk yok, her zaman söyledikleri gibi ‘Ermeni var, Rum var, Yahudi var, Arap var, Kürt var, Çerkes var… Biz öyle bir anayasa yapalım ki herkesi kucaklasın diyecekler, ‘Türk’ ulus devlet kimliğiyle Atatürk değerimizin anayasadan çıkarılması gerektiğini söyleyecekler… 

Bunu bayrak tartışmaları ve ordu tartışmaları izleyecek, ‘Niye bayrağın adı Türk’, ‘Niye ordunun adı Türk’, demeye başlayacaklar.  Zaten Aziz Pabuşçu dememiş miydi ‘AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk’ diye, işte bunu anayasal teminat altına almaya kalkışacaklar. 

İlk akıllarına gelen isim ‘Türkiye, Türkiyeli, Türkiye Bayrağı, Türkiye Ordusu’ olacak ama…  Baştan beri izlediğimiz tarihsel sürece baktığınızda bu iş burada bitecek mi sanırsınız?..   Bunu ‘neden Türkiye’ tartışmaları izleyecek çünkü başında Türk var, işlerine o da gelmeyecek!..  Üstelik ‘Türkiye’ demek Türk’ün yeri demek tıpkı Kemaliye gibi, tıpkı Osmaniye gibi.  Bu durumda iş ‘Anadolu’ demeye kadar gider, ‘Anadolu Bayrağı, Anadolu Cumhuriyeti, Anadolu Ordusu’ gibi. Etnik kimler, din ve mezhepler üzerinden giden bu ayrıştırma sonunda işi ‘Anadolu Birleşik Devletleri’ demeye kadar götürür!.

Böyle giderse eğer bu işin sonu nereye varır, bi düşünün.

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Başa dön tuşu