Video

1 Mart Tezkeresi.. ‘Doğru Bilinen Yanlış’

Bugün Türkiye’de en çok gündem olan konulardan biri de 1 Mart 2003 sınır ötesi harekat tezkeresidir. Bu tezkere Kabul edilmemiş ve ardından yaşanan çuval vakası da ne yazık ki bu tezkereye bağlanarak kamuoyu yanılmıştır. İşin aslı ABD’nin Ortadoğu’ya silahlı kuvvetleriyle ayak bastığı 1991’den günümüze, tarihin hiçbir döneminde Türk Ordusu’nun Irak kuzeyine girmesi ve bölgeyi tek başına kontrol etmesi hiçbir zaman istenmemiştir.

Sina Gürel çıklıyor; ABD Türk Askeri İstemiyor…
1991 ve 2003 Körfez savaşları, bu savaşlarda Türkiye ve ABD’nin almış olduğu pozisyonlarına bakıldığında, Amerika’nın tarihin hiçbir döneminde Türk Ordusu’nun Kuzey Irak’a girmesini istememiş olduğu açıkça görülür…

Neden ABD Türk Ordusu’nun Irak’a girmesini istemiyordu?
Bir savaşta Türk Ordusu’nun Irak’a girmesi demek, her hal ve şartta Musul ve Kerkük’teki tarihsel haklarını yeniden elde etmek için harekete geçecek anlamındadır. Öyle ya, 30 Ekim 1918’te Mondros Ateşkesi imzalandığı zaman Musul Türk topraklarıydı ama Osmanlı Padişah’ın fermanıyla savaş yapılmadan İngilizlere teslim edilmişti. Bu tarihe not düşülmüştü. Günü geldiğinde bu defter yeniden açılabilecekti; işte bu riski göze alamayan ABD bu nedenle Türk Ordusu’nun Irak’ta bulunmasını hiç istememişti…

Peki ABD bu işi nasıl başarmıştı yani hem Türkiye üzerinden harekat yapmayı hem de Türk Ordusu’nun Irak’a girmesini engellemeyi? Öyle ya ABD’yi destekleyen Türkiye’de kamuoyu ‘mademki bu desteği veriyoruz, öyleyse Musul ve Kerkük’teki tarihten gelen haklarımı alalım bari’ demeyecek miydi..

ABD bu işi Türkiye’deki siyasi iktidarlar eliyle başardı; hem harekat yaptı, hem Türkiye’deki üsleri kullandı, hem Irak’a ambargo uygulatıp sıkıştırdı hem de Türk Ordusu’nun elini kolunu da bağladı…
1’nci Körfez Savaşı’nda bu oyunu ABD adına Özal oynamıştı; Türk Ordusuna olası bir savaşta siyasi direktif vermeyerek saf dışı bırakmıştı. Zaten Genelkurmay Başkanı Orgeneral Torumtay bu nedenle istifa etmiş ve ‘şak derse tak der yaparım’ diyen zihniyetler iş başına getirilmişti.

2’nci Körfez Savaşı’nda bu oyunu ABD adına bu kez Meclis’te siyasi dengeleri değiştirme gücüne sahip herkes adına Gül ve Erdoğan oynamıştı; önce ‘hayır’ denilen tezkere ile bırakın Türk Ordusu’nun Irak’a girmesini, ABD’nin Türk Ordusu’na saldırmasının bahanesi yaratılmış, 20 Mart günü ‘evet’ denilen tezkere ile de Türkiye’nin bütün desteği ABD’ye verilmişti.
1 Mart ile 20 Mart arasında ne olmuştu derseniz, Erdoğan Başbakan olmuştu…

Dönemin Dışişleri Bakanı Sina Gürel ABD’nin bu gizli niyetlerini şöyle açığa vuruyor;
‘Kuzey Irak’ta zaten otorite yoktu. Türkiye güvenliği için burada askeri güç bulunduruyordu. Bunu bir kolorduya çıkarmak, savunma hakkımızın doğal bir sonucuydu. Bunu Çankaya Köşkündeki zirvede kararlaştırdık. ABD’nin Türk askeri istemediği belliydi. Bunu Washington ziyaretimizde de anlaşmıştık. Biz planlar, haritalar göstermişlerdi ama Türk askeri bu planlar içinde yoktu.

Türkiye, ABD savaş planlarının bir parçası, bir geçici üssü gibi görülüyordu. Bunu kabul etmek mümkün değildi. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir ülke kendi ulusal çıkarları gerektirdiğinde askeri önlemlerini kimseyi beklemeden alabilecek bir ülkedir. Bunun gereği, Kuzey Irak’a bir kolordu büyüklüğünde güç göndermekti ve kontrol altına almaktı. Türkiye’nin çıkarları bunu gerektiriyordu.

Türkiye için en iyi yol savaş öncesinde bu kararını uygulayıp kendi önlemini almaktı. Ancak, o günün siyasi koşullarında bu kararı yeni hükümetin uygulaması gerekecekti. Zirvede ilke kararı alınmasına karşın, AKP hükümeti bunu uygulamadı ve 1 Mart tezkeresine giden süreç yaşandı.’

Devamı..
5 Ekim 2002’de, Çankaya Zirvesi’nde alınmış olan ‘Irak’a bir Kolordu gönderilmesi’ kararını AKP Hükümeti uygulamadı. ABD-Irak savaşı sürecinde sınır ötesi harekat denilerek yapılan işler, Irak’a giren Türk Ordusu’na siyasi direktif verilmemiş olduğu için harekattan ziyade küçük küçük çatışmalar halinde geçmiş ve hiçbir sonuca da ulaşamamıştır, halen de öyledir.

Erdal Sarızeybek
Araştırmacı Yazar

Başa dön tuşu