Video

Yıl 2007.. ‘Başımıza Gelenler’

Yıl 2007.. Silahlı kuvvetlerimizin dağdaki teröristlerle mücadelesi kıyasıya sürüyor. Teröristler uyandı artık ya da bir akıl hocaları var; büyük gruplar yok, üç kişi, beş kişi. Mayın döşüyorlar, C–4 Patlayıcı yerleştiriyorlar, her gün bir şehit iki şehit.

Biz bu filmi daha önce görmüştük; bu mücadelenin büyük kuvvetlerle olamayacağını görmüştük, bir tim ve alan kontrolü yeter bize. Otuz yıldır süren bu terörden sonra yoksa dünyayı yeniden mi keşfedeceğiz?

Üç kişi mi onlar, öyleyse işimiz kolay, biz de üç beş kişilik timler kurar, üç beş günlük kumanya verir, takibe çıkarırız. Milis mi onlar, öyleyse işimiz daha kolay, jandarma var ya, teknik takibe alır, mal ve para varlıklarını tespit eder, kara paranın akış yolunu izler, bu işi bitiririz.

 Ama duyuyoruz ki; beş bin komando on kadar teröristi kıskaca almış! Benim üzüldüğüm halk; halkımız sanıyor ki, bu teröristler güçlü ve silahlı kuvvetler bunlarla baş edemiyor. Olmaz! Türk Silahlı Kuvvetlerinin baş edemeyeceği bir tehdit olamaz. Ama siz, kaçış yolu dediğiniz yerleri topçu ateşliyle kapattığınızı söylerseniz, nokta hedef olmadan Kobra helikopterleriyle terörist yuvalarını vurduğunuzu söylerseniz, zor olur bu işler zor.

Tek güvencemiz sizsiniz.  Açık olunuz, yetki olmadan terörle mücadele olmaz, bunu bize anlatınız Siyasi kararlılık olmadan terörle mücadele olmaz, boşuna şehit veriyoruz. O zaman bunu da bize anlatınız, bu hükümetle terörle mücadele edilemeyeceğini anlatınız, şehitlerin sorumlusunun bu hükümet olduğunu halka anlatınız.

Yoksa durum vahim, anayurdun anası, ‘’ vatan sağolsun demeyeceğim’’, diyor ise, durum vahim. Anayurdun anasını da kaybedersek, silahlı kuvvetler peygamber ocağı olmaz! Sizi güç yapan analardır, unutmayınız!

Şimdi Irak kuzeyine operasyon senaryoları var… 

Bunu halka anlatınız; Barzani vurulmadan PKK’nın vurulamayacağını anlatınız. PKK’yı yok etmek demek; Barzani’ye darbe vurmak demektir, bunu halka anlatınız. Çünkü PKK, Barzani’nin içinde. Operasyon tek taraflı da olamaz; sınır ötesini düşünürken, yurt içindeki milislerin de muhtemel eylemlerine karşı tedbir almak gerek, bunu anlatınız.

Amerika üç beş PKK sorumlusunu yakalayacakmış!

Bu bir masal. Üç beşi yakalasanız, üç beşi geri gelir, bunu halkımız bilmiyor mu? PKK yanlıları şimdi Mecliste, hem de Gazi Paşa’nın meclisinde, bunu halk görmüyor mu? Siz, içimizdeki PKK’yı yok etmeden, dağdakileri yok etseniz ne olur?

Şimdi soruyorlar; ne olacak?

Ne olacak şimdi, diye herkes soruyor. Karşımızda bir Türk Silahlı kuvvetleri var, Türk’ün düşmanını tarif eden. Bir de seçilmişler var, bu tanıma uyan.

Ne olacak şimdi?

Seçilmiş olmak kolay değil, nasıl seçildiklerini anlattım; ardımda halk var, diyeceksiniz ama halkın devletine kafa tutacaksınız, olmaz bu. Biz Türk’üz ve kimseye benzemeyiz. Seçilmişlerden çok çektik biz; kimi yargılandı, kimi hapiste, kiminin ise hâlâ yolsuzluk davaları sürüyor, onlara güven zor. Türk Silahlı Kuvvetleri ise bir başka.

Nasıl başka? Varlığımızın teminatı, asker doğduk biz, asker öleceğiz. Biz buyuz! Ama şimdi ne olacak?

Olacaklar şu: Önce DTP’nin milletvekilleri ekranlarda her gün boy gösterecek, demokrasi ve insan hakları dersi bize verecekler. Kültürel haklardan, dostluktan, kardeşlikten bahsedecekler. Akan kanlar dursun artık diyecekler. Bu güzide fikirlerini Avrupa’ya taşıyacaklar. Yanlı medya bunlara destek verecek; önce Irak’ta acı çeken halkı bize gösterecekler, Barzani’yi gösterecekler, merhamet dileyecekler bizden, sanki Irak’taki halkı öldüren biziz!

Kuzey Irak’a yapılacak yatırımlarla Türk insanının çok para kazanacaklarını, fakirliğin ve yoksulluğun biteceğini anlatacaklar. Yeter artık bunca şehit, deyip barış ve kardeşlikten söz edecekler ama teröristlerle aramızdaki hesaptan hiç bahsetmeyecekler. Bu hesap sorulmadan kapatılmaz, demeyecekler. Bu medyaya Kürtçe düşünen uzmanlarımız da destek olacak, her gün bize masal anlatacaklar. Tabi tüm bu faaliyetlerin amacı da şu olacak: Teröristlere af, korucu teşkilatının kaldırılması, PKK yanlısı yerel yönetimlerin desteklenmesi ve yetkilerinin arttırılması, okullarda Kürtçe eğitim, Barzani’nin PKK ile birlikte devlet kurmasının kolaylaştırılması, doğuya özerk yönetim, nihayetinde Abdullah Öcalan’a şartlı tahliye. Barzani nasıl başlamıştı bu işe, Özerk Kürt yönetimi. Barzani’nin yaptığını yapacaklar. İşte hesapları bu.

Hükümet ne yapacak?

Önce sivil anayasa, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Milli Savunma Bakanlığına bağlanması, İç Hizmet Kanunu’nda değişiklik yapılarak ordunun cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin kaldırılması, Atatürk’ün unutturulması, şeriatçı kadrolaşma, Kürtçülüğün siyasallaştırılması. Tüm bunları ne adına yapacaklar biliyor musunuz? Demokrasi adına, insan hakları adına, çağdaş bir ülke olmak adına.

Halk ne yapacak? Hiç, seyredecek bu oyunu, ekmek parası peşinde koşmaya devam edecek.

Bürokratlar ne yapacak? İkbal peşinde koşmaya devam edecek.

AB ve Amerika ne yapacak? Hükümete destek verecek.

Türk gençliği ne yapacak? O dershane benim, bu dershane senin deyip üniversiteye girebilmek için, iş bulabilmek için çırpınacak.

Kemal’in Askerleri ne yapacak? Teröristlerle mücadelesi olanca hızıyla sürüyor ama hükümet desteği yok. Her gün şehit veriyoruz. Halkımız ne kadar dayanacak bunca acıya. Neden bitmiyor bu iş, demeyecekler mi? Hükümetin de istediği bu, halk sorsun diye bekliyorlar, neden bitmiyor bu iş, diye. Bu iyi değil, kötü bir gidişat bu. Hükümet sorumluluğunu askerin üstüne atıyor, halkla karşı karşıya getirecek ordumuzu. Bu yüzden sesleri çıkmıyor, şehitler de şehit törenleri de askere kaldı. Böyle giderse eğer, şehitlerin hesabı askere sorulacak. Bilemiyorum ama Genel Kurmay 12 Nisan ve 27 Nisan’da halka verdiği sözleri tutmalı, tutmalı yoksa gidişat iyi değil.

Peki şehitlerimiz ne olacak?

Ağlayacağız onlar için, her gün ağlayacağız, dua edeceğiz, kahrolsun PKK diyeceğiz, şehitler ölmez diyeceğiz ama giden canımız bir daha geri gelmeyecek. Onlar da gökyüzünden bizi seyredip, bu günleri görmek için mi şehit olduk biz, diyecekler, gözyaşlı gönül yaşlı, olmaz olsun böyle kader, diyecekler.

İşte bize oynanan oyun bu.

Şimdi soracaksınız bana, neden, neden bunca uğraş, neden bu oyunlar, diye…

Sebebi basit; Kıbrıs’ta işgalci olduğumuzu düşünen zihniyetler Türk ulusunun da Anadolu’da işgalci olduğunu düşünüyorlar da ondan. Hani bin yıl önce Orta Asya’dan gelmiştik ya, unutmadılar hiç bunu, dostluklarına filan aldırmayın hepsi yalan. Yunan’ın Büyük İdealine bir bakın, Rumların Pontus hedefine bir bakın, Ermeni ve Yahudilerin amaçlarına bir bakın, Amerika’nın Büyük Orta Doğu Projesine ve çizdiği haritaya bir bakın, doğru söylediğimi anlayacaksınız.

Nasıl mı olacak bu iş? 

Türk kimliğimizi, ulus kimliğimizi yok edecekler, amaçları bu, bizi haritadan silecekler. Ne dersiniz, olur mu sizce bu iş? İsterseniz cevabı, bizim için Türk değil de Türkiyeli diyenlerin aldığı ve alacağı kararlarda arayınız! Doğuda Kürt devleti kurarsınız, batıya da Anadolu dersiniz, cumhuriyetin adı da Anadolu Cumhuriyeti olur, böylece Türk’ü, Türk ulusunu yok sayarsınız! Olamaz mı?

Bu olmazsa, Anadolu’da yaşayan biz Türklere Türkiyeli dersiniz, bayrak Türkiye bayrağı olur, vatan Türkiyeli vatanı olur, Gazi Paşa’ya da Türkiyelilerin atası dersiniz, Türk Silahlı Kuvvetlerine Türkiye Silahlı Kuvvetleri dersiniz, velhasıl başında Türk olan her şeyi Türkiye ve Türkiyeli olarak değiştirirsiniz, olur ve de biter. Türk devleti Türkiye devleti olur, olur ama bunlar başında Türk adı olan her şeyden korkar, onun için Türk’iyeli demek bile bunları korkutur, yapamazlar. Bu yüzden Anadolu ve Anadolulu sözlerini bu günlerde sıkça duyarsanız şaşırmayınız, planın bir parçasıdır bu.

Bana inanmıyorsunuz değil mi?

O halde siz gene isterseniz, önümüzdeki günlerde televizyon karşısına geçip bize seslenecek olanların sözlerini iyi dinleyiniz. Geleceğimizi orada göreceksiniz hem de pek yakında…

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

İhaneti Gördüm/2007

Başa dön tuşu