Kimse Duymamış.. ‘Ne İş’

En çok merak edilen konu Cemaat’in örgüte nasıl dönüştüğü olmalı.. Çünkü Arınç’ın deyimiyle Cemaat bir gecede terör örgütü olmuştu. Peki ama nasıl?
Yıllar sonra açığa çıkan gerçeklerin ışığında şimdi artık herkes biliyor ki Kod Ergenekon kumpasının hedefi Türk Ordusudur.. Fetö’nün siyasi ayağının şekillendirdiği yargı tarafından vuruldu, komuta heyeti dağıtıldı. Teröre siyasi çözüm olmaz diyen subaylar, Cumhuriyet değerlerine bağlı aydınlar tasfiye edildi. Türk tarihinin sembolü Ergenekon çocuklarımızın hafızasından silindi; yaratılan korku ve baskı ortamıyla Türk Milleti tepkisizleştirildi.
Bu kime fayda sağladı; hiç şüphe yok ki en başta ABD ve İsrail’e yaradı, çünkü BOP ve peşinden gelen İsrail Projesi önünde en büyük engel Türk Ordusuydu, Ordu örselenerek hem sürecin işleyişi güçlendirildi hem de hızlandırıldı öyle hiç lamı cimi yok, sonuçları işte bu.
Bugün siyasi iktidar o süreçte bu soruşturmayla ilgili olarak ‘yanılmışız’ demişti ama bu yanılma olamaz. Çünkü kumpası kuran Gülen’le birlikte AKP’nin izlediği siyaset ve bu siyasetin sonuçlarına bakılırsa eğer, her ikisinin de aynı yolda yürüdüğü anlaşılabiliyor. Gülen’den cemaat, cemaat içinden F tipi, F tipi içinden Fetö çıkışına kadar giden bu süreçte devletin tüm kapılarını açan kimdi..
Türkiye’nin gözleri önünde büyüyen bu yapı doğrudan doğruya ABD-İsrail desteğinin bir sonucu olarak, siyasetin ‘ne istedin de vermedik’ sözleriyle ifade ettiği devlet desteğiyle hem para buldu hem de küresel destek. Öyle ya ‘Uluslararası camiada davet ettiler, devlet hükümet başkanlarına bunları refere ettik. Olimpiyat dediler, her türlü desteği verdik. Ne nankörlük bu ya?’ debilerek bu destek itiraf edilmemiş miydi..
Bu cemaat özellikle cami cemaatini kullanarak… Gülen’in abi ve ablaları çocuklarımızı kullanarak… Gülen’in iş adamları küçük esnafımızı kullanarak, kutsal din duygularımızın istismarı sonucunda bu güce kavuştu ve bu gücü kullanmak siyasi iktidarın da işine geldi; bunu ‘tarikat- ticaret-siyaset’ diyerek yıllar öncesi Uğur Mumcu Rabıta’da bize anlatmamış mıydı, demek unutmuşuz…
Bakın işte Barzani- PKK’ya.. Özal Barzani’yi Özerk, Usta da izlediği siyasetle federe devlet yaparken…Özal üçbeş çapulcu’yu silah güç, Usta da izlediği siyasetle bu örgütü siyasi güce dönüştürürken, karşı çıkan oldu mu? Hayır.
Ege’deki Türk adaları Yunan işgaline terk edilirken… Suriye’deki Türk toprağı terk edilirken… Kıbrıs’ta Rumlar AB’ye üye yapılır, Türkler bir kenara atılırken… Fener Rum Patriğinin ekümenik çıkışlarına göz yumulurken… Evlerin altı kiliseye dönüştürülürken, Akdamar adasındaki tarihi harabe restore edilip Ermeni ayinlerine açılırken, azınlık vakıflarına tarih öncesi malları geri verilirken Cemaat hiç karşı çıktı mı? Hayır.
Özelleştirme denilerek ülke kaynaklarının satılıp yabancıların yönetimine verilirken… İleri demokrasi denilerek bir olan Türk milleti etnik ve mezhepsel farklılıklar temelinde ayrıştırılırken… Özel okullar denilerek gelecek nesillerin akıl yönetimi özele terk edilirken Cemaat hiçbirine karşı çıktı mı? Hayır.
Yani?..
Öyleyse eğer, Türkiye’yi yöneten siyasetle Cemaati yöneten siyasetin birbirinden hiç farkı yok!.. ‘Efendim artık uyandık, yanlıştan döndük’ diyorlar ama bu keskin viraj bu hızla dönülebilir mi dersiniz.. Kamuoyu akıl ve vicdanında ortaya çıkan soru işaretlerinin bir cevap bulabilmesi için örgütünün siyasi ayağındaki karanlıklar artık aydınlatılmalıdır.
Erdal Sarızeybek
Araştırmacı Yazar