Özel Haber

İsrail.. ‘Nasıl Bir Ülke’

1948 yılında kurulan İsrail, bugün dahi, 4.000 yıl önce Harran’dan Kenan diyarına yola çıkmış İbrahim ve oğullarının soyundan geldiğini düşünüyor.

Sadece soy açısından değil, kutsalları, inançları ve geleceğe yönelik umutlarıyla da antik çağlardaki varlığının bir devamı olduğuna inanılıyor.

Dolayısıyla bugünkü İsrail’i anlamak ve nereye koştuğunu görmek isteyenler, önce Harran’dan yola çıkmalı, Filistin, Sina, Mısır derken Horev Dağı’nda bir oturmalı ve İsrailoğulları’nın Tanrı ile yaptığı anlaşmalar ile şartlarını bir gözden geçirmelidir.

 Bu noktada temel düşünce, İsrail Devleti ile tarihteki İsrailoğulları arasındaki bağları açığa çıkarmak olmalıdır. 

Biz bu düşünce ile yola çıktık, ama önce İsrail devletine kısa bir göz atacağız ve bakalım bu İsrail nedir; coğrafyası, nüfusu, toplumu, yaşayışı ile günümüz İsrail’i kimdir, önce onu bir tanımak için

İsrail nedir?

İsrail nedir, sorusuna bir cevap bulmak için pek fazla uzağa gitmeye gerek yoktur. Yahudi resmi kaynakları tarafından hazırlanmış olan metinlere bir göz atmak kafidir[1]:

Bugün İsrail’de 7 milyondan çok insan yaşamaktadır; 5,4 milyon kadar Yahudi ve 1,4 milyon kadar Arap.  İsrail’in toplam alanı 22.145 km kare olup uzunluğu 470 km, en büyük genişliği ise 135 km.dir. Ülke, kuzeyde Lübnan ile, kuzeydoğuda Suriye ile, doğuda Ürdün ile, güneybatıda Mısır ile, batıda Akdeniz ile çevrelenmiştir.

İsrail resmi kaynaklarına göre Yahudiye Tepelerinde yer alan Kudüs, 3.000 yıl önce Kral Davut’un burayı krallığının başkenti yaptığı günden beri, Yahudi halkının tarihi, manevi ve milli merkezi olup hükümet merkezi ve İsrail’in başkentidir…

Yıllar önce ise Kudüs bir Osmanlı toprağı idi, o zamanlar Müslüman Araplar çoğunlukta, Yahudiler ise azınlıkta idi, biz Türkler ise Kudüs’ün bekçisi idi.

Bakın Falih Rıfkı o günleri nasıl resmediyor;

“Kudüs kelimesi Hıristiyanlığı akla getirir. Fakat ne Kudüs’te, ne de Filistin’de Hıristiyanlık diye bir mesele yoktur. Kudüs’ün Hıristiyanlığı, Ortodoks Petersburg, Protestan Berlin, dinsiz Paris, Katolik Roma ve Anglikan Londra’nın politika merkezidir. Kudüs’ün yerli meselesi, Yahudi-Arap meselesi: Bir avuç Yahudi, altı yüz bin Arap!

Yafa’dan Kudüs’e kadar Yahudi Filistin’i birkaç defa dolaştım. Filsitin’in yeni kasabaları ve köyleri Yahudi eseridir. Bu, yeni değil, yepyeni bir Filsitin’dir. Köylerinde akşamları smokin giyen İngiliz Yahudisi muhtarlık eder. Kırmızı yanaklı Alman Yahudi kızları dilijanslar üstünde şarkı söyleyerek bağdan köye döner. Müslüman Araplar ise, bu efendilerinin hizmetindedir: Üzümü Arap gündelikçi sıkar ve semiz şarabı Yahudi içer[2]…”

İşte bir zamanlar böyle imiş…

1860 yılına kadar Kudüs dört mahalleden – Yahudi, Müslüman, Ermeni ve Hıristiyan mahalleleri – oluşan duvarlı bir şehir idi. O dönemde, şehrin nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Yahudiler duvarların dışında yeni mahalleler kurmaya başladılar.

Otuz yıl süren Britanya Manda idaresi (1918-48) devrinde, şehir tedrici olarak her biri orada yaşayan, belirli topluluğun karakterini yansıtan ve birçok yeni mahalleyle gelişip büyüyen bir metropol haline geldi.

Yeni kurulan İsrail Devletine karşı Arap saldırısının ardından, 1949 yılında şehir, İsrail ve Ürdün yönetimleri altında bölündü ve bundan sonraki 19 yıl boyunca beton duvarlar ve dikenli teller bir kesimi diğerinden ayırdı. 1967 Altı Gün Savaşı neticesinde ise şehir yeniden birleşti.

Günümüzde İsrail’in en büyük şehri olan Kudüs 730.000’dan fazla bir nüfusa sahiptir.

Hem eski, hem de çağdaş bir şehir olan Kudüs, kültürler ve milliyetlerin, dindar ve laik hayat tarzlarının bir karışımını temsil eden sakinleriyle çeşitlilik arz eden bir kenttir.

Onun devamlılığı ve canlılığına şahitlik eden, itinayla restore edilmiş tarihi mekanlar, iyi düzenlenmiş yeşil sahalar, modern ticari bölgeler, sanayi parkları ve genişleyen banliyöler ile, Kudüs, geçmişini koruyan ve geleceğini inşa eden bir şehirdir.

Kırsala gelince…

Değişik boyutlardaki köylerde esas olarak Araplar ve ülke nüfusunun yüzde 1,7’sini teşkil eden Dürzîler oturmaktadır. Toprak ve evler özel mülkiyet altında olup çiftçiler ürünlerini kendileri yetiştirmekte ve pazarlamaktadır.

Arap kesimindeki bir azınlık olan, geleneksel göçebe Bedevi Araplar ki 170.000 kişi oldukları tahmin edilir, geleneksel bir toplumdan yerleşik modern bir hayat tarzına geçişi yansıtan bir kentleşme sürecinden geçmektedirler.

Modern çiftlik anlamında Kibutz, kararların üyeler tarafından alındığı, taşınmaz mallar ve üretim araçlarının topluluk mülkiyetinde olduğu, kendi kendine yeterli sosyal ve ekonomik bir ünitedir. Günümüzde nüfusun yüzde 1,7’si 267 kibutz içinde yaşamaktadır. Kibutz ekonomisinin farklı dallarında üyeler arasında işler paylaştırılır.

 İsrail tarımının geleneksel olarak belkemiğini teşkil eden kibutzlar günümüzde sanayi, turizm ve hizmet faaliyetleriyle gitgide daha çok uğraşmaktadır. Birçok kibutz geleneksel kolektif yaklaşımlarını değiştirmişler ve özelleştirmenin muhtelif aşamaları içindedirler.

Moşav iseher ailenin kendi çiftliğine ve hanesine baktığı bir kırsal yerleşimdir.

Geçmişte, işbirliğinin kapsamı satın alma ve pazarlama işlerine uzanıyordu; bugün ise moşav çiftçileri ekonomik açıdan daha bağımsız olmayı seçmişlerdir. 441 moşav ülke nüfusunun yüzde 3,4 kadarını oluşturmakta ve tarımsal üretimin büyük kısmını sağlamaktadır.

Yişuv kehilati (cemaat yerleşimi) yeni bir kırsal yerleşim şeklidir.

Mevcut olan 107 cemaatten her biri yüzlerce aileden oluşur. Her ailenin ekonomik hayatı tamamen bağımsız olmakla ve üyelerin çoğu cemaatin dışında çalışmakla beraber, üyelerin cemaat hayatına gönüllü katılım seviyesi çok yüksektir.

Cemaatin merkezi yönetim organı olan ve hane reislerinden oluşan Genel Kurul, yıllık toplantısında cemaatin bütçesini tespit ve kabul eder. Yönetim ve denetim komiteleri yanında, eğitim, kültür, gençlik, maliye ve benzeri konularla ilgilenen çalışma grupları vardır. Ücretli bir sekretarya teşkilatı, seçilmiş organların kararlarına göre, cemaatin günlük işlerini yürütür. Yeni üyeler ancak cemaatin tasdikiyle kabul edilirler.

İsrail toplumu birçok etnik, dini, kültürel ve sosyal kökenlerden gelen son derece çeşitli bir nüfus yapısına sahiptir.

Kökleri uzak geçmişte fakat yeni bir toplum olan İsrail’in birleşme, kaynaşma ve evrimleşmesi hâlâ devam etmektedir. Onun 7,1 milyonluk nüfusunun yüzde 75,8’i Yahudi, yüzde 19,9’u Arap ki çoğu Müslümandır, geri kalan yüzde 4,3’ü Dürzî, Çerkez ve dine göre tasnif edilmeyen başka gruplardır.

Toplum nispeten gençtir ve sosyal ve dini bağlılık, politik ideoloji, ekonomik girişkenlik ve kültürel yaratıcılık niteliklerini taşır. Bunların hepsi onun devam eden gelişmesine ivme kazandırır.

İsrail nüfusunun yüzde 24 kadarını oluşturan 1,7 milyon insan Yahudi değildir.

Bunlar, topluca İsrail’in Arap vatandaşları olarak tarif edilmekle beraber, her biri ayrı özelliklere sahip, esas itibariyle Arapça konuşan, farklı gruplardan oluşmaktadır.

Müslüman Araplar, bir milyona yakın olup, çoğu Sünni’dir ve yarıdan fazlası ülkenin kuzeyinde olmak üzere esas olarak küçük şehirler ve köylerde otururlar.

Bedevi Araplar ki 170.000 civarında oldukları tahmin edilir, bunlar da Müslüman olup 30 kadar aşirete mensupturlar. Bu cemaatin çoğunluğu güneyde geniş bir alana yayılmıştır. Eskiden göçebe çobanlar olan Bedeviler günümüzde aşiret yapısından yerleşik bir toplum yapısına geçiş sürecindedir ve kademeli olarak İsrail’in işgücüne katılmaktadır.

 Hıristiyan Araplar, sayıları 117.000 civarında olan bu cemaat esas itibariyle, Nasıra, Şfar’am ve Hayfa dâhil olmak üzere, kentsel alanlarda yaşamaktadır. Bunların çoğunluğu Yunan Katolik, Yunan Ortodoks ve Roma Katolik kiliselerine mensuptur. Ancak, başka mezhepler de nominal olarak temsil edilir.

Dürzîler, kuzey İsrail’deki 22 köyde yaşayan, Arapça konuşan, 117.000 civarında bir nüfusa sahip ayrı bir kültürel, sosyal ve dini cemaat teşkil ederler. Dürzî dini yabancılara açık olmamakla beraber, mensuplarının içinde yaşadıkları ülkenin hükümetine tam bir sadakatini öngören takiye kavramı onun felsefesinin bilinen bir yönüdür.

 Çerkezler, kuzeydeki iki köyde toplaşmış yaklaşık 3.000 kişiden oluşurlar; daha geniş Müslüman cemaatinin ne Arap kökenini, ne de kültürel geçmişini paylaşmadıkları halde, Sünni Müslüman’dırlar. Ayrı bir etnik kimliği sürdürmekle beraber, İsrail’in ekonomik ve milli işlerine katılırlar, fakat ne Yahudi toplumuna, ne de Müslüman cemaatine asimile olmazlar.

Kutsallar ülkesi İsrail’de her mekân ve tapınak onun kendi yetkili dinsel makamı tarafından idare edilir. Erişim ve ibadet hürriyeti kanunla temin edilmiştir.

Başlıca Yahudi kutsal yerleri: İkinci Tapınak döneminden Tapınak Dağının istinat duvarının son kalıntısı olan, Kudüs’teki Kotel (Batı Duvarı); Beytüllahim yakınında bulunan, Raşel’in Mezarı; Hebron’daki Mahpela Mağarasında bulunan Ataların Mezarı; Tiberias’taki Maimonides (Rambam) ve Meron’daki Haham Şimon Bar Yohai mezarları.

İslami kutsal yerler de neredeyse Yahudi kutsalları ile iç içedir:

Kudüs’te bulunan, Kaya Kubbesi (Kubbetüssahra) ve El- Aksa Camisini içine alan, Tapınak Dağı üzerindeki  Haremüşşerif bina topluluğu; Hebron’daki Atalar Mezarı; Akka’da bulunan El-Cezzar Camisi.

Her ikisi arasında da Hıristiyan kutsalları şöyle yer alır:

“Kudüs’te bulunan, Via Dolorosa, Son Akşam Yemeği Odası, Kutsal Mezar Kilisesi ve İsa’nın ıstırabına ve çarmıha gerilişine tanık olmuş başka mekânlar; Beytüllahim’de Doğum Kilisesi; Nasıra’da Müjde Kilisesi; Celile Denizi (Kinneret Gölü) yakınında, Mutluluklar Dağı, Tabgha ve Capernaum. “

Üç büyük hak dini olan Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık kutsalları diğer inançlara göre kutsal olanlarla çevrelenmiştir:

Dürzî kutsal yerleri: Celile’de Hittin Boynuzları yakınında, Nebi Şuayb (Musa’nın kayınpederi Yetro’nun mezarı). Bahaî: (19. asrın ortalarında, İran’da kurulmuş olan bağımsız dünya dini): Hayfa’da bulunan, Bahaî dünya merkezi Bab Tapınağı; Akka yakınında, Bahaîliğin peygamberi – kurucusu Bahaullah’ın Tapınağı[3].

İsrail işte budur, şimdi geriye dönüp Harran’dan Tanrı tarafından vaat edilmiş topraklara doğru uzun bir yolculuk yapabiliriz, İsrailoğulları’nı tanıyabilmek ve kutsalları nedir, anlayabilmek için…

Kitap: İsrael/Nil’den Fırat’a Devlet Oyunları


[1]İsrail Enformasyon Merkezi, İsrail Hakkındaki Gerçekler, s. 67, 122. Kudüs.

[2] Zeytindağı, tarih-anı, s. 69, Falih Rıfkı Atay, Pozitif Yayınları, 2004.

[3] İsrail Hakkındaki Gerçekler, s. 67, 122.

Başa dön tuşu