Yazar

Türkiyeli.. ‘Ne Demek’

Diyorlar ki Türk demeyelim, Türkiyeli diyelim..

İyi de..

Dünyada Türkiyeli diye bir millet yok!

Türkiye coğrafyanın adı, Türk bu Cumhuriyeti kuran halkın adı.

Diyorlar ki Türk demeyelim, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı diyelim..

İyi de..

Vatandaşlık bağı hukuki bir statü, bir milletin adı değil.

Vatandaşlık bağı olan herkes Türk.

Zaten Anayasa bunu belirtiyor, bakın 66. madde ne diyor:

Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

Yani?

Türkiyeli deyip sorun çözmeye kalkışanların derdi sorun çözmek değil, Anayasal Türk ulus devlet kimliğini değiştirip yok etmek.

Şimdi..

Bugün Türkiye’de sorun nedir..

Anadolu’daki mesele; var olmak değil, hakim güç olabilmektir. Çünkü gücün hakimi olan bu topraklarda bayrak dalgalandırır, coğrafyanın yazgısı budur.

‘MALAZGİRT BİR BAŞLANGIÇ’

Her şey Malazgirt de değildir, çünkü bu topraklarda hakimiyet savaşları hiç bitmiyor. Bitmediği içindir ki Malazgirt sonrasında, yaklaşık 250 yıl süren Haçlı seferleri başlıyor, ardından gelen Haçlı kutsal ittifaklarıyla bu mücadele günümüze kadar sürüyor.

‘HAÇLI NE İSTİYOR’

Bugünkü teknik adıyla dünya tarihine en önemli “teo-stratejik savaş” olarak yazılan Haçlı seferlerinin amaçlarını bir hatırlayalım:

“Türk hakimiyetine son verip Anadolu’yu ele geçirmek;  Kudüs’ten başlayıp kuzeye uzanan kutsal topraklara, tarih, kültür ve uygarlık hazinelerine sahip olabilmek.”

‘BU COĞRAFYADA SAVAŞLAR BİTMEZ’

Bu ittifak amacına ulaşamadı, Roma ve Bizans Anadolu’daki Türk hakimiyetini yok edilemedi, aksine Bizans’ın merkezi olan Konstantinopolis(şimdiki İstanbul), 29 Mayıs 1453’te ele geçirildi ve bu ittifakın müzelerde hak ettiği yeri aldı. Ama savaşlar bitmedi…

‘VAZGEÇİLEMEYEN TOPRAKLAR’

Bu sayılan ve yüzyıllar boyu Anadolu’da hakimiyet kuran Türk beyleri, 1514 Çaldıran Savaşı’nda olduğu gibi, kendi aralarında liderlik mücadelesine girdi, birbirlerini kırarak tek güç olmaya çalıştı.

 Sanırız bu doğaldır, çünkü güç ve kudret sahibi olmak hırsı insanoğlunun yaratılışından beri vardır. Dünya tarihi, amacı ne olursa olsun, sonuçta güce ve kaynaklara erişebilmek hırsı içinde yapılmış için pek çok olaya ve savaşa tanıklık etmiştir.

‘TÜRK HAKİMİYETİ PAYLAŞILAMAZ’

Malazgirt’ten başlayıp Kurtuluş savaşına giden savaşlar tarihinde,  elbet bu topraklarda yaşayan her farklı etnik kimlik ve inançtan insanlar bu güce güç katıyor. Ancak bu desteğin, hiçbir şekilde  ”Türk Bayrağı’nı gönderden indirip başka bayrak çekmek” şeklinde yorumlanmaması gerekiyor.

En azından, bin yıl Türk Milleti’nin öz evlatları olarak Türk Bayrağı altında yaşamış olanlar, hangi kimlik ya da inanç sahibi olursa olsun, ‘Türk’ün adını yok sayalım’ ya da ‘yanına farklı adlar koyarak gölgeye alalım’ şeklinde bir yaklaşımda bulunmaması gerekiyor.

‘BİR ARADA YAŞAMAYI ÖĞRENMELİ’

Bizim coğrafyamızdaki bugün kışkırtılan kavga da zaten bu noktada; farklı kimlikler var, farklı dil ve kültürler var; farklı din, inanç ve mezhepler var, dolayısıyla “Türk” demeyelim, hepsinin farklı adı olsun, farklı adlar altında ama bir arada yaşansın, diyorlar…

Mümkün mü bu?

Çok dilin, çok halkın, çok bayrağın, çok devletçiğin olduğu ve mevcut siyaset eliyle bu çokluğun farklılaştırıldığı ve güçlendirildiği bir Anadolu’da, bir millet ve devletin parçalanmadan yaşayabilmesi mümkün müdür?

 Bakınız Anadolu’daki Selçuklu Beylerine; o dönemde de çok beylik vardı, çok bayrak vardı, üstelik hepsinin adı Türk idi. Ne oldu sonunda, bir arada yaşayabildiler mi?

Peki ya Şah ile Sultan?

 Onlar ne yaptı; nihayetinde Çaldıran’da birbirlerini kırdılar.

Bu gerçeklerin ışığında, tarihten ders çıkartarak günümüze bakılırsa eğer, birlikte yaşamanın yolları görülür…

‘TÜRK BAYRAĞI ALTINDA’

Geçmişte de bu coğrafyada herkes yaşadı şimdi de yaşıyor, adı farklı, dini mezhebi farklı, kimliği ve kültürü farklı olsa da. Gelecekte de şüphesiz herkes yaşayacaktır, bunda da hiç kuşku yoktur. 

Anadolu’da yaşayan bizleri topyekun imha edebilecek bir güç henüz yeryüzüne gelmemiştir, kıyamete kadar da olmayacaktır.

Mesele yok olmak ya da etmek değildir. Bugün bizim topraklarımızdaki mesele, “farklı olanlarla bir arada nasıl yaşamak” sorusuna bir cevap arayışıdır.

Bir arada elbet yaşayacağız, ancak hangi kimlik ve bayrak altında?

‘BU UYGARLIĞIN ADI TÜRK’

Bayrak ve kimlik tartışıldığı için ve bu tartışma da temelde yanlış olduğu için bir türlü çıkış yolu bulunamıyor. Günümüzde hem içte hem de dışta sürdürülen kavganın altında da bu yatıyor.

Çünkü bir uygarlığın adı değiştirilmek isteniyor, tarih masa başında yeniden yapılmak ve yazılmak isteniyor. Bu resme Barzan Cemaati eklendiğinde, kimin kimi ne amaçla kullanmak istediği de görülüyor.

Küresel teo-strateji belli, bu stratejinin araçları da bellidir. Hakim bir güce yamanarak, Anadolu’da Türk tarihinin yok edilmesine kimse izin vermez, vermemeli.

Adı ve tarihi olmayan bir ulus yaşayamaz.   Kaldı ki bu tarih bugünkü gibi mürekkeple değil kanla yazıldı.

Yine bugünkü gibi Bizans oyunlarıyla değil,  Ne Mutlu Türk’üm diyenlerin sonucu tayin eden gücüyle yapıldı.

Her şey tartışılabilir, ama Türk tarihi asla!

Türk Milleti şemsiyesi altında yaşayan, kendini farklı etnik ve dini bir kimlikte kendini gören insanlar, bu bayrak altında her şeyi tartışmaya açabilir ama Türk kavram ve değerlerini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel niteliklerini asla!

‘SORUN VARSA ÇÖZECEK GÜCÜMÜZ VAR’

Bugün yaşanılan sorunlar, anayasanın yaratmış olduğu sorunlar değil, Barzani Cemaati’nin devlet yapısı içerisine çöreklenip, aldığı karar ve uygulamalar nedeniyle ortaya çıkan sorunlardır.

Sorun olarak ne varsa, bu ülke hepsini çözecek yeterli kaynaklara sahiptir. Yeter ki, sorun çözüyorum diyerek ortaya çıkmış olanların, gerçek amacının ne olduğu görülebilsin ve buna alet olunmasın…

Anadolu coğrafyasının hakimi Türk Milleti’dir. Bu hakimiyet Türk Bayrağı’nın dalgalanışıyla sembolize ediliyor zaten.

‘TÜRK BAYRAĞI GÜCÜN SEMBOLÜ’

Bu bir “Güç” işaretidir.

Çünkü güçlü olmayan bir millet ve devletin bu kutsal ve zengin topraklarda bayrak çekebilmesi mümkün değildir. Ama bu güç mutlak güç değildir, zayıflarsa eğer tıpkı Osmanlı’nın gerileme devrinde olduğu gibi, mutlaka farklı güçler ortaya çıkacak ve Türk Bayrağı’nı gönderden indirip kendi bayrağını çekerek hakimiyetini sembolleştirmek isteyecektir.

Bu konuya bir başka açıdan yaklaşılırsa, Anadolu’daki ilk bin yılın sonunda bu Roma-Bizans hakimiyetini yıkabilecek başka bir güç olsaydı eğer, kimse endişe duymasın, o güç çoktan varlığını bayrağı ile göstermiş olacaktı ama çıkamadı.

Bugün masa başında adını tarihe yazdırmak isteyenler dönmeli ve tarihe bir bakmalıdır.

Başka bayraklar altında yaşamlarını sürdürmüş olan, adı ne olursa, etnik ve dini kimliklerin güçleri olsaydı eğer, Bizans krallarıyla savaşmış, yenmiş ve tarihi yapmış-yazmış olacaklardı ama olamadı, gerçek budur.

Bu Anadolu’da Bizans’ı yenebilecek Türk’ten başka güç çıkmadığı içindir ki,  Anadolu semalarında hȃlȃ Türk Bayrağı dalgalanmaktadır ve bunun adı da; Türk’tür!

‘BİRLİKTE YAŞAMAYI BİLECEĞİZ’

Bu vurguyu yapmaktaki amacımız, bugün tartışılan Kürt sorununun hangi tarihsel temelde tartışıldığının iyi anlaşılması içindir. Eğer bugün, Kürt sorunu her alanda tartışılabiliyorsa, Anadolu’da Türk Bayrağı yüzyıllardan beri dalgalandığı içindir.

Çözüm bu bayrak altında aranmalıdır.

Birlikte yaşamak, evet; kanun ve hukuk önünde eşit olmak, evet;

demokrasi içinde her farklı kimlik ve kültürün varlığını sürdürmesi, evet;

ülkemizin zengin kaynaklarından eşit yararlanmak, hepsine evet, ancak Türk Bayrağı ve Türk Milleti’nin o büyük tarih, kültür, uygarlık ve dilinin meydana getirdiği büyük aile şemsiyesi altında…

Erdal Sarızeybek

Araştırmacı Yazar

Erdal SARIZEYBEK

Emekli Albay, araştırmacı yazar. Terör ve siyaset üzerine yayımlanmış 16 eseri bulunmaktadır.
Başa dön tuşu